22 Ekim 2017 Pazar

saçmalama - 1

Hayatımın en boktan dönemlerinden birinde yeniden yazmaya sığındım. Hoş, öncekilerde bir fayda gördün mü deseniz? hayır derim.

Yine de yeni alışkanlıklar yerine eskilere tutunma çabam paçalarımı bırakmıyor. Biraz inatla biraz da çaresizce yeniden sığındım işte karalamalara. Pardon ! Tuşlamalara demem daha doğru olur heralde.

bir hayli hamladım sanırım. Ama ne önemi var ki?
Yazıdaki hamlama geçmese de olur saçmalar saçmalar iç döker rahatlamaya çalışır insan.
Bende biraz (!) yaşamdan hamlama durumu söz konusu.
Bu en beteri ama tahminimce ülke insanının büyük çoğunluğu bu zırvalığı hayatının bir döneminde illaki hissediyor.
Hooop yeni mezunlar burada mı?  Sizde de baş göstermiş olabilir bu tanı. Beklentiler sadece üzer diye mırıldanmak isterdiniz ailenize biliyorum. Ardından da miktiri çekip dünya turu. Ahh yemezler işte
asgari ücrete köpek gibi çalışmak zorundasın cicim tabi iş bulursan.

Her neyse konumuz neydi?
Yaşamdan hamlama, evet.
Depresyonumsu ama depresyon da değil. Toplumun dayattıkları ve hayallerin arasındaki arafa sıkışmak gibi ama o da tam değil.

dedim ya yazmak konusunda da hamladım diye.

 Falcı bacıya dalgasına gönderilen kahve telveleri dahi kıyamet yaklaştı mesajları veriyor adeta. Ama tam olarak böyle bir durum da değil.

İç dökmeye çabalayış
onu bile beceremeyiş.

yalnızım canımı yakacak kadar yalnızım demeye utanış.
ah bu -yış -yiş ile biten ıvır zıvırları bir kitapta okusam en sert edebiyat eleştirmenine dönüşürdüm sanırım. o ne biçim kelime. Türkçenin içine ettin derdim.
hah işte
bunu bile umursamayış.


Tiksine tiksine gittiğim stajımın bitmesine 16 gün kaldı.
Sonrasında gelmesi muhtemel boşluğa şimdiden hazırlık bu hisler sanki.

Yorgunum dostlar.
hepiniz gibi..